Cuma, Ağustos 06, 2010

perseveration


Konsantre olamıyorum şu günlerde. hem de en verimli çalışmayı yapama gereken dönem bu. Herkes tezinde kendi yaralarını kaşırmış, daha önceki araştırmalarımda kendi yaramı kaşımamışım hiç meğerse. Hatırlıyorum master dömneminden bir arkadaşım tez konusu olarak kendi kişisel travmasını seçmişti ve o konuyla ilgili makale okumak bir yana, datasına bile bakamıyordu. Yardım etmiştim, başkalarının da desteğiyle güç bela bitirebilmişti tezini. Çok zorlandığını hatırlıyorum.
Ben de kendi yaramı kaşımaya kalktım sanırım doktora tezinde. Okuyamıyorum, yazamıyorum. Herşey istatistiksel analizden ibaretken ne güzeldi dünya! Okumaya başlayınca kendimle ilgili şeyler aklıma geliyor, daralıyorum, strese giriyorum. Ağlamak istiyorum... Kimden yardım alacağımı bilemiyorum. Yardım istediğimde yardım çağrımı ciddiye alan yok. Yerimde sayıyorum, kendi kısır döngümde tıkanıp kalıyorum. Kaçmak istiyorum, kaçamıyorum. Kaçmaya kalsam bile kendimden saklanamıyorum.
Sonuç olarak, Discussion yerine blog yazıyorum. Bu da sayılır mı?
Günün fotosu yine Abant, sisli bir sabah, 2004 ekim ayı. güzel geçen 3 günlük bir tatilden hatıra.

Hiç yorum yok: