Salı, Mart 23, 2010

Pisikopati'ye, biraz gecikmiş bir foto


Ne kadar hafta önceydi haytırlamıyorum. Pisikopati ile oturmuş konuşurken evlerimizin pencerelerine gelen kuşlardan bahsediyorduk. Ben Yamaç'ın nasıl "karga"lara bulgur koydurma alışkanlığı edindiğinden bahsederken Pisikopati de noot kişisinin kuşları beklemesinden bahsediyordu. Derken Pisikopati'nin sevgili sığırcıkları sevdiğini öğrendimdi. O gün en kısa zamanda bundan 6 yıl önce çekmiş olduğum mutfak penceresindeki sığırcık fotosunu bloguma koymaya karar verdim. Ancak bugün gerçekleştirebildim.
Mim hala aklımda düşünüyorum. Gerekirse taksit taksit yazacağım.

Perşembe, Mart 11, 2010

iskenderiye feneri


"iskenderiye feneri" çocukluğumdan beri beni heyecanlandırmıştır. Sadece o değil antik çağda dünyanın 7 harikası adı verilmiş olan ve bugünlerde yerinde yeller esen her yapı aynı şekilde heyecanlandırmıştır beni.
Bundan bahsedince aklıma birden çocukken babamın Babil'in asma bahçelerinden bahsedişi geldi aklıma. Basamaklı bir yapı olduğunu ve uzaklardan getirilen topraklarda tarım yapıldığını anlatmıştı babam. Üzümü çok severim özellikle de siyah üzümü. Asma bahçesi ve üzüm sevgisi birleşince Babil'deki bahçelerde salkım salkım üzüm yetiştiğini düşündüm uzun süre, 21 yaşıma kadar.
Bir haftasonu evde TV seyrediyorum. NTV açık ve bir belgesel var. O bölümünün konusu da Babil'in asma bahçeleri. Sakin sakin seyredip üzümleri düşündülkçe ağzım sulanıyor. Birden ekranda "Hang gardens" yazısını okuyana kadar bu abartılı salya salgılaması devam ediyor. Asma bahçelerinin aslında sadece asılı bahçeler olduğunu öğrendiğim anda hayallerim yıkılıyor.


Foroğraf 2004 yılında İskenderiye'de çekildi. Fenerin sahicisini bulamadım, bununla idare ediverin. Hem fener, hem de İskenderiye'de.

Ayrıca biliyorum ufuk çizgisi yamuk

Salı, Mart 09, 2010

Aylaklık üzerine


Bugün yine çalışmam gerekiyor ama ben aylaklık ediyorum fena halde. Saat 3'e kadar zamanım var ama oturduğumdan beri sadece 4 satır yazabildim. Bu gidişle bu tez, tez bitmez.
Neyse foto yine eski. Nil üzerinde sandalla yüzen veletler. Neşeliler, güzeller. Daha ne diyim.

Perşembe, Mart 04, 2010

Gemiler arası bayramlaşma


yazmak istemiyorum bugün.

Salı, Mart 02, 2010

A-Vaaaaaak ve Eğirdir sivrisi


Yamaçiko'nun en ufak bebek olduğu günlerden beridir en sevdiği hayvanlardan biri ördek. Bu yakın ilişki doğumgünü hediyesi olarak kendisine aldığım banyo ördeğinden sonra daha da gelişti ve iş ördekçe konuşmaya kadar vardı. Ördekle ilişkisi o kadar sadakat dolu bir ilişkiydi ki gördüğü yüm kanatlı canlıların ördek olduğunu iddia etmeye kadar vardırdı işi bir ara. Ördek sesi ilk başlarda "mapmap" iken zamanla "apap", ardında "avaa" ve en son da "avaaak" haline geldi. ördek sesine eşlik eden bir de el hareketi var. ellerini ördek gagası gibi birleştirip "avaaak" derken açıp kapıyor bir de.
Son zamanlarda ise Nunu ile haftada en az bir kere gerçekleştirdikleri bir ritüelleri var. Evin yakınındaki ördekler Şaban ve Ramazan'ı görmeye gitmek.

Bu fotoğraftakiler Şaban ve Ramazan değil tabiki. Yer Eğirdir gölü üzerindeki adalar. Uzaktaki dağ eğirdir sivrisi, benim kişisel olarak çıktığım ikinci zirve. İlki 6 yaşındayken Uludağ zirvesiydi, Eğirdir Sivrisine ise 9 yaş civarı çıktım.
Neyse bu kadart çağrışım da yeter. Son olarak: İstanbul'a Hoşgeldin Çinkobeyazı.