Perşembe, Ağustos 12, 2010

kızdım

Bu yazıyı aslında bundan 2-3 hafta önce yazacaktım ama sinirim geçti ve atladım. 8 yıldır Tarabya'da oturuyoruz. Gül, basının tabiriyle "komşumuz" olan 2. cumhurbaşkanı. Daha önce Sezer de kalender orduevi'nin yanındaki cumhurbaşkanlığı köşküne gelirdi. Adamcağızın gelip gittiğinden haberimiz olmazdı. Gül geldiğinden beri bu durumda değişiklikler oldu. Bana öyle geliyor ki adam bütün vaktini İstanbul'da geçiriyor. Neredeyse haftada 1 bütün Tarabya sahilini ve büyükdere caddesinin büyük bir bölümünü polisler kaplıyor. Öyle böyle değil, tarabya merkeze otobüs otobüs geliyorlar. Elini sallasan polise çarpacak neredeyse. Bu yetmezmiş gibi bir de sahil yolunda park yasağının olmadığı yerlerde bile arabalar çekiliyor. Neymiş efendim Gül geçecekmiş. Bir kere de yolda karşılaştım kendisiyle. Öyle büyük bir konvoyu vardı ki arabamızın yanından geçmesi 6-7 dakika sürmüştür.
Sezer döneminde herşeyne kadar küçük ve gösterişsizse şimdi aksi gibi olabildiğine büyük, abartılı, sevimsiz. Ek olarak rahatsız edici. Sanırım böyle birşey sadece diktatörlükle yönetilen ülkelerde görülen birşeydir. Cumhurbaşkanı geçecek diye halıkn özgürlükleri kısıtlansın, yollar kapatılsın, araçlar çekilsin. Neredeyse o bölgede Gül geçecek diye sokağa çıkma yasağı ilan edecekler. Onu geçtim e4konomik ve ekolojik olarak da olumsuz birşey yaptıkları. O kadar araç, o kadar benzin sarfiyatı, o kadar çevre kirliliği.
İnsanların kendilerini fazla fazla önemsemesi beni hep rahatsız hissettirmiştir. Kendini önemsemek mi yoksa kendini güvende hissetmemekmi orası tartışılır sanırım. Ama bununla başetmenin yolu da milletin hayatını felce uğratmak değil.
O kadar kızdım ki ifade etmekte zorlanıyorum.
neyse bu kadar, biraz daha yazarsam kodese tıkarlar. tam da tez savunması öncesi pek de iyi olmaz.

1 yorum:

Feride Nizamettin dedi ki...

valla düşkün diilsin çok yoksa kek börek arası eğe getirirdik sana..gerçi büyük çoğunluğumuz da parmaklıkların öbür tarafında sana eşlik ediyo olabiliriz:)))