Cuma, Eylül 11, 2009

Hayat! 30 Ağustos 1930-11 Eylül 2003

Bugün babamın ölüm yıldönümü. Aradan geçen 6 yıla karşın hala özlüyorum. Aslında ölüm yıldönümündense doğumgününü kutlama eğilimindeyimdir (ölümünü pek "kutlamam" aslında ama neyse) ama bu yıl 30 Ağustosta İstanbul'da değildim ve kutlama yapacak ortamım yoktu o yüzden babamı anmak 11 eylül'e kaldı.


Fotoğraf 2001 Ağustosunda çekildi. Yer Yalvaç. Fotoğrafın adı "Saklambaç". Fotoğrafta yazılı şir de babamın şiir defterinden.


Ailede en renkli, kalabalık, partili kutlanan doğumgünler hep babamınkiler olmuştur. Benimkinde ya da anneminkinde sessiz sedasız gidilip bir yerlerde yemek yenir, en fazla üstüne gidilip sinemada bir film izlenirken babamınkinde eş-dost-akraba arasından bir sürü kişinin katıldığı davetler verilirdi. Hatta bir kere Eğirdir'de neredeyse 20 kişini geldiği bir yemek daveti vermiştik. Her gelen hediye getirmişti. En unutulmaz olanı ise Bogart's marka ve etiketinde Humprey Bogart resmi olan don-fanila takımıydı. Bu görkemli kutlamalar neden mi yapılırdı? Basit. Babam doğumgünü kutlamalarından nefret ederdi. Tabi gelmiş olanlara kabalık etmek istemediğiden de kızgın olmasına karşın fazla fazla kibar davranırdı. Bu da bizim için bu kutlamaları daha da cazip kılardı.
Son doğumgününü kutladığımızda hastanedeydi. 73. yaşgünüydü ve ilk kez doğumgününün kutlanmasına kızmıyordu. 4 aydır felçliydi ve pulmoner emboli nedeniyle Şişli etfal koroner yoğunbakımda yatıyordu. Yoğunbakım şefi tanıdık olduğundan ve de daha önemlisi babamın orada yatma nedeni yediklerine dikkat etmesni gerektirmediğinden yoğunbakıma gidip babama koca bir dilim pasta yedirmiştim. Yerken de şakalaşıyorduk. Diğer hastaların-ki çoğunluğu kalp ya da şeker hastasıydı ve diyettelerdi- bakışlarının yarattığı suçluluk ve tedirginlik bir yana bugün baktığımda iyi ki yapmışım diyorum. İyi ki o pastayı yerdirmişim, iyi ki son aylarına onu ne kadar çok sevdiğimi sık sık söylemişim. iyi ki felçli geçirdiği son aylarda durumunu kabullenip sevgisinin keyfini çıkartabilmişim.


Babam! Seni kaybetmenin acısı ilk günkü kadar derin değil olamaz da ama kalbimdeki yerin hiç dolmayacak. Sanırım duyguğum özlem hiç bitmeyecek...

1 yorum:

Feride Nizamettin dedi ki...

Hayat Amca ile tanışamadım. Ben sizi tanıdığımda o çoktan vefat etmişti. Ama ne kadar kıymetli birisi olduğunu senden çok damadı Arda'nın onu bir baba gibi sevmesinden anlıyorum. Sen bababa olan sevgini ve muhabettini hiç saklamazsın zaten ama en çok, Yamaçiko'yu görseydi dediğin bi gün vardı -belki kendin bile hatırlamazsın pek öyle sulugöz olmadığından insanlar içinde - gözlerinin dolmasından anladım. Allah rahmet eylesin. Ben sevdiklerimizin ölseler bile bir şekilde bizimle bağlarının devam ettiklerini düşünmeyi, buna inanmayı seviyorum. O da emin ol hem seni ve Arda'yı ama en çok da Yamaçiko'yu bir yerlerden görüyor ve koruyup gözetiyor.